Çalgı Türleri (Enstrüman Çeşitleri)
Çalgıların türleri, tarihi, yapım biçimleri gibi konuları inceleyen bilim dalına da Organoloji denir.
Çalgı yapımı, bazı bilim alanlarını yakından ilgilendiren bir teknolojidir. Akustik bilimi ve sanat tarihi bu yan dallar arasındadır. Çalgıların kullanımları ve tarih içinden gelerek aldıkları yeni biçimler, sosyolojik araştırmaların kapsamındadır. Arkeolojik araştırmalar ise çalgıların 5000 yıl önce kullanıldığını göstermektedir. Çalgı biliminin temeli 20. yüzyıl başlarında atılmıştır. Çalgılarda bulunan parçaların adlandırılarak uluslar arası birer terim haline gelmesi de bu yakın döneme rastlar. Müzik yazarı ve çalgı yapımcısı Victor-Charles Mahillon, çalgı bilim alanında önderlik eden bir uzmandır. Doğal olarak bu alanda derinleşebilmek için, akustikçilerin ve müzikologların katkılarına ihtiyaç duyulmuştur. Çalgıların bilimsel olarak sınıflandırılmasını ve adlandırılmasını 16. yüzyılda Sebastian Virdung ve Martin Agricola ile 17. yüzyılda Michael Praetorius ve Rahip Marin Mersenne’nin (1588 – 1648) gerçekleştirdikleri söylenebilir
VURMALI ÇALGILAR
Batı dillerinde genellikle “percussion” ailesi olarak adlandırılır.Dilimizde “vurma çalgılar” da denmektedir.
Vurmalılar ailesi, tarihin en eski çalgılarının önemli bir bölümünü içerir.Bu çalgıların en ilkelleri bile çağdaş orkestraların vurmalıları arasında yer almaktadır. Bunlar,müziğin yalnızca ritm, renk ve dinamik gücüne katgıda bulunmakla kalmazlar, aynı zamanda müziğin melodik ve armonik öğelerine de katkıda bulunurlar.
Vurmalı çalgılar iki ana dala ayrılır: Perdesi belirli olmayan ve tek ses verenler ile belirli sesleri perdeli olarak olarak çıkarabilenler. Birinci grupta trampet, dümbelek, davul, kastanyet, kaynana zırıltısı, kamçı vb. vardır.İkinci gruba girenler vibrafon, ksilofon, marimba vb.’dir.
Timpani ise akord edilebilme üstünlüğüyle davuldan ayrılır. Timpaniciler bu çalgının az ya da çok gerilebilen derileri üzerinde değişik sesler elde edebilirler. Vurmalılarda birden fazla notanın olağan bir biçimde icra edilişi, Beethoven ile başlar. Aynı yıllarda, crescando ve decrescendo gibi özelliklerden esinlenerek timpani ve benzeri davulların sesini ayarlamak çabaları görülmüştür. Beethoven’den sonra timpaninin kullanılması, kendine özgü ve gelişkin bir sanat biçimine dönüşmüştür. XIX. yüzyılın ortalarına doğru, orkestrasyon tekniğinde devrim sayılabilecek yenilikler gerçekleşmiştir.Vurmalıların kullanımı, bu devrimin önemli bir parçasıdır.
Timpani:

Glockenspiel:

Çelesta:

“Side-Drum”

Çelik Üçgen (Triangle):

Simbal (Cymbal):

Gong:

Sini gibi büyük ve ağır bir metal levhadır.Genellikle keçeden bir tokmakla çalınır.
Kaynana Zırıltısı (Rattle):

Beethoven ve R.Strauss tarafından da kullanılmıştır.Çağdaş yapıtlarda sıkça yer alır.
Def:

Bendir:

Zilsiz büyük deflere denir.Özellikle dini müzikte kullanılır.
Kudüm:

Zil:

YAYLI ÇALGILAR
Renkli heyecan ifadesi, bu yaylı çalgılar ailesinin başlıca özelliklerindendir.Bu özelliği bakımından orkestranın çekirdeğini oluştururlar.
Keman :

Viyola:

Viyolonsel:

Kontrbas tarafından desteklenen viyolonsel, melankolik sesiyle yaylı çalgılar grubunun temel üyesidir.Bazen tenor ve hatta soprano partilerini etkin bir biçimde çalmakla beraber, daha çok solo pasajlar için kullanılan bir çalgıdır.Viyolonsel genellikle kemanın etkisini gerçekleştirebilir, ancak keman kadar çabukluğa uygun değildir.Yaklaşık dört oktavlık ses genişliği vardır.Viyolonsel de keman gibi “viol” lerden çıkmıştır.En yakın atası, dizler arasına sıkıştırılarak çalınan “viola da gamba” dır. Viyolonsel, kemanın kullanımına paralel bir gelişme gösterir.Üçlü viyolonselcilere örnek olarak, Duport, Romberg, Serbais ve Piatti gösterilebilir.XX. yüzyılda Pablo Casals, Navarra, Cassado önemli bir yere sahiptir. Viyolonselin büyük rol oynadığı çok sayıda oda müziği esri bulunmaktadır. Bir senfoni orkestrasında 8-10 viyolonsel bulunur.Sayı bakımından fazla olan kemanlara nüfus ederek onları kapatmadan kişiliklerini rahatlıkla belirtirler.
Kontrbas:

Keman ailesinin en kalın sesli çalgısıdır.Günümüz kontrbaslarının dört teli vardır ve bu teller dördüncü telin Mi notasından notasından başlayarak dörtlü aralıklarla akort edilir.Kontrbasla çalınan partiler, çıkarılan gerçek sesin bir oktav tizinde olmak koşuluyla Fa anahtarıyla yazılır. Kontrbasın dış görünüşü viol karakterindedir ve bu çalgıdaki gibi arkası düzdür.Meyilli bir omuz kısmı vardır. Violdaki ( C ) delikleri yerine, kemandaki delikleri bulunur.Keman ailesinin öteki üyelerinden farklı olarak daha kuvvetli ve kısa yaylarla çalınır. Senfoni orkestralarında genellikle kontrbas sayısı viyolonsel adedinden iki eksiktir.Dört telli kontrbasın kalın Mi’ den orta Do’ nun aşağısındaki Do’ ya kadar ses genişliği vardır.
ÜFLEMELİ ÇALGILAR Flüt Ailesi:
Eski çağlardan beri kullanılan bir tahta üflemeli çalgıdır.Tarih içinde iki ayrı tür olarak görülmektedir:Bunlar uçtan üflenen flütler, yani flâvta ailesive yandan üflenen flütlerolarak gruplanabilir.Günümüzde ise orkestrada sadece yandan üflenen flütler kullanılmaktadır.
Flütün yapısı ince bir silindir biçimindedir.Sağa doğru yan olarak tutulur ve sesin elde edilmesi için, borunun sol ucuna yakın bir yerde açılmış olan “ağızlık” adı verilen delik kullanılır.Bu nedenle günümüz flütünü geçmişteki benzerlerinden ayırt etmek amacıyla “yan flüt” terimi de kullanılır.Flüt eskiden abanoz gibi dayanıklı ve sert ağaçlardan yapılırdı.Bu çalgı günümüzde madenseldir.Ancak ses rengi ile çalma tekniği, tahta flütün niteliklerini taşıdığından, bugün de tahta üflemeli çalgılar içindeki yerini korumaktadır.
Flütün bölümleri, çalgıcının solundan sağına doğru, “baş”, “gövde” ve “kuyruk” adlarını taşır.Üflenen hava, “baş” bölümünde bulunan ağızlığın kenarlarına çarparak boru içindeki hava sütununu titreşime geçirir.Böylece çalgıdan ses elde edilmiş olur. Flütün üzerinde bulunan bir mekanizma ile perdeler, ses deliklerinin kolaylıkla kapanıp açılabilmesini sağlar.Ses deliklerinin tümü kapatılıp “kuyruk” bölümünden gövdeye doğru sırayla açılırsa, en kalındaki sekiz ses ile bunların diyez ve bemolleri elde edilmiş olur.Daha incedeki sesler yine aynı yerlerden, fakat daha farklı bir üfleme biçimi ve perdelerin kullanılışındaki bazı değişikliklerle sağlanır. Flütün kalın, orta ve ince olmak üzere, üç ayrı ses bölgesi vardır.Çalgının en tatlı sesleri orta bölgededir.Ses inceldikçe, parlak ve keskin bir nitelik kazanır.bu çalgı tahta üflemelerin en çevik olanıdır.Hızlı çalınması gereken sesler, gösterişli ezgiler ile birbirinden uzakta bulunan notalar çabuk ve kolaylıkla seslendirilebilir.Ayrıca duygulu melodilerin seslendirilmesinde de özellik taşıyan bu çalgıdır.Bunun dışında tahta üflemeli çalgıların hep birlikte tınlattıkları geri plandaki ses kümeleri içinde önemli bir yeri vardır. Flütün tarihi eskidir.Geçmiş uygarlıklarda flüt benzeri çalgılara sık rastlanmaktadır. Rönesans Avrupa’ sında bugün “blok flüt” dediğimiz ve eğitim müziğinde kullanılan “düz flüt” vardı.Bu çalgının ağızlığı borunun üst ucunda bulunuyordu. Bu çalgı on sekizinci yüzyıldan başlayarak Avrupa’ nın tüm ülkelerinde yaygınlık kazanmıştır: öyle ki on sekiz ve on dokuzuncu yüzyılın aile portlerindeki erkeklerin elinde hep flüt vardır. Flüt için kullanılan değişik adlar şunlardır: Alman flütü, Çapraz flüt, Transverse flute, Konser flütü.
Fagot:

Tahta üflemeli bir çalgıdır.Konik olarak oyulmuş ve ikiye katlanmış bir boru görünümündedir.Genellikle akça ağaçtan yapılır ve dört parçanın birleşmesinden oluşur.Bunlar, “kanat”, “çizme”, “bas” ve “kalak” tır. Fagotun temeli sayılan çizme bölümünde, gövdenin içi yanyana iki boru biçiminde oyulmuştur.Her iki boru en altta geniş bir yay çizerek birbirine bağlanır.”Çizme” nin üstüne “kanat” ve “bas” bölümünün en üstünde, “s” biçiminde madeni ve ince bir boru vardır.Bu borunun üzerine de çift kamışlı ağızlık takılır. Fagot, sol el üstte sağ el altta olmak üzere, yere doğru fakat biraz sağa eğilimli olarak tutulur ve çalıcının boynuna geçirilen bir askı ile desteklenir. Fagotun ses genişliği, üç sekizliden biraz fazladır, ancak en incedeki sesler orkestrada her zaman kullanılmaz.Çalgının en kalından başlayan on iki sesi ve bunların diyez ve bemolleri, tümü kapatılan ses deliklerinin, sıra ile açılması yoluyla elde edilir.Daha sonraki sesler ise, üfleme ve dudak ayarları ile çıkarılır. Fagotun atası şalmey ailesinin orta ve kalın sesli çalgılarıdır.Bu gibi çalgılarda, gövde fazla büyük olduğundan, 16. yüzyılda gövdenin ikiye katlanmasına ve çalgıyadaha rahat bir çalma olanağı kazandırılmasına gereksinme duyuldu; Fagot işte böyle bir gereksinme sonunda doğdu.Ancak boruyu ikiye katlama düşüncesini ilk kez kimin ortaya attığı kesinlikle bilinmemektedir. 17. yüzyılda çalgı,genel görünümü ve çalınış ilkeleri yönlerinden, bugünkü biçimine oldukça yaklaşmıştı.Ne var ki, “çizme” yi oluşturan iki boru, en alttaki bağlantı dışında dışarıya doğru da açı yapıyordu.Fagot, 1659’da, Fransa’ da, Cambert’ in Pomonne adındaki Opera-Bale’ sinde, orkestrada ilk kez kullanıldı. 19. yüzyılda flütte görülen Böhm mekanizması, fagotta başarılı olamadı.Günümüzde genellikle Alman Heckel mekanizması ile Fransız Buffet mekanizması kullanılmaktadır.Heckel fagotları daha yaygındır.
Klarnet:

Tahta üflemeli bir çalgıdır.Alt kısmı geniş, üst tarafa doğru daralan bir tahta borudur.Üç kısımda incelenebilir: 1.Bu kısma huni denir.Obuada olduğu gibi, çalgının en geniş kısmıdır.Orta kısma girebilecek şekilde sona erer.Böylece ikinci ve üçüncü kısımlar birbirine eklenmiş olur.Bu kısmın kalın seslerine “şalümo” adı verilir. 2.Klarnetin mekanizması bakımından en ayrıntılı kısmıdır.Çalgının en parlak sesleri bu parçadan elde edilir ve bu seslere “kleron” denir.Üçüncü kısma girebilecek şekilde son bulur. 3.Bu kısım, obuada olduğu gibi en dar bölüm değildir.Üçüncü kısımdan sonra ayrıca iki ek kısım daha vardır ve çalgı bu eklerle son bulur.Ek kısımlardan birincisine “bek” denir.Varil, klarnetin öteki çalgılarla akort edilmesine yarar.Bek kamışın bir bilezik aracılığıyla kendi üzerine bağlanmasından sonra, klarnetin sonuncu parçası durumundadır.En tiz sesler, bu üçüncü bölümde yer almışlardır. Klarnetin kamışı tek kanatlıdır.Obua kamışı kadar hassas ve ince bir parçadır.Sürtünme sonucunda bozulmuş, çatlamış veya kırılmış olan uç taraf, sağlam halindeki kalitede ses veremez. Mekanizma 19 perdeden oluşur.Her perdenin bir veya iki, alttan ve üstten itici bir yayı vardır.Yaylar çelikten yapılmıştır ve levha halinde veya yuvarlaktır.Perdeler ise birbirine millerle bağlanmıştır,madenden yapılmışlardır.Mekanizmanın öbürkü kısımları gümüş veya nikeldendir.Ağaç kısmı ise genellikle abanoz veya sedirden imal olunur. Klarnet, en iyi ve tatlı “piyano” yapan bir orkestra çalgısıdır. Yaylı çalgılarla yarışacak kadar bir hafif sese karşılık, kulak yırtıcı bir çığlığa varabilecek ölçüde sert bir ses kalitesine sahiptir.Crescendo ve Diminuendo bakımlarından ise piyano kadar güvenilirdir. Klarnetin 1690 yılı dolayında Nürnbergli Johann Christopher Danner tarafından ilk olarak yapıldığı söylenmektedir.Daha sonra Viyanalı Statler, İvan Müller ve Klose, 18432 te yaptığı çalgıya Böhm mekanizmasını koymuştur. Orkestrada ilk kez 1770’ te Mozart’ın “Paris Senfonisi” nde girmiştir.Daha sonra hemen bütün besteciler, klarnetin yüksek ajilitesinden ve derinlemesine inen gizemli ses renginden yararlanmışlardır.
Ney:

Tulum:

Tuba:

Bu bakır üflemeli çalgının açık bir tanımını yapmak zordur.Trombon dışında kalan bas sesli hemen tüm çalgılara bu adın verildiği görülmektedir.Senfoni orkestralarına sağlam bir bas sesi sağlar.Yapısal özellikleri şu şekildedir: Geniş, konik bir boru ve huni biçiminde ağız kısmı.
Trombon:

Trompet:

Zurna:

Sipsi:

Kaval:

MIZRAPLI – TEZENELİ ÇALGILAR Gitar:
Lavta türü bir çalgı.Lavta gibi perdeli bir sapı vardır ve aynı şekilde parmakla telleri çekilerek çalınır.Lavtadan farklı olarak sırtı düzdür.Ön yüzü ise kenarlardan içe doğru hafif eğilimlidir.Normal modern gitarların altı tellidir.Çok eski zamanlardan beri kullanılan, yaygın bir çalgıdır.Bugünkü gelişimine İtalya ve İspanya’ da ulaşmıştır.Gitarın İspanyollara özgü bir türü de aristokrat çevrede yaygın olan Vihnela’ dır. Gitar, XVII. yüzyılda popüler olduktan sonra, İngiltere ve Amerika ‘ya geçti.1830’ larda bu ülkelerde en popüler çağına ulaştı.
Bağlama:

Meydan Sazı:

30-32 perde vardır.Tel olarak bas ses veren bam telleri takılır.Bunun içindir ki davudi bir ses verir.Gerek büyük oluşu, gerekse tellerinin kalın olması nedeniyle çalınması oldukça güçtür.Bunun sonucunda meydan sazını çalan yok denecek kadar azalmıştır.
Cura:

Bağlama ailesinin en küçük çalgısıdır.”Cura”, Kastamonu yöresinde bodur ve küçük anlamına gelir.üç telli ve dokuz perdelidir.Boyları genellikle 55 cm. dir.
Ud:

Kısa saplı, iri gövdeli, telli bir Türk çalgısıdır.Türk sanat müziğindeki yeri ve önemi büyüktür.Sapında perdeleri bulunmaz.Mızrapla çalınır.Ses genişliği üç buçuk oktavdır.Ceviz, maun ve gül ağacından yapılır.
Tanbur:

Kanun:

#Cura #Ud #ÇalgıTürleri #Tanbur #Zurna #Enstrümançeşitleri #Çalgıçeşitleri #Viyolanedir #Tubanedir #Timpaninedir #VURMALIÇALGILARnelerdir #Fagotnedir #Bendirnedir #Bağlama #Kaval #Kudümnedir #KaynanaZırıltısınedir #çalgıçeşitlerinelerdir #MeydanSazı #Defnedir #Organoloji #Sipsi #Klarnet #Simbalnedir #ÇelikÜçgençalgısınedir #Viyolonselnedir #Gongnedir #Çelestanedir #YAYLIÇALGILARnelerdir #Kontrbasnedir #Kanun #Glockenspielnedir