Before-After: Don Kişot`un yazarı Cervantes, Mimar Sinan’ın camisinde ameleydi
Son zamanların trendlerinden biri olan before-after (öncesi ve sonrası) akımını bir tutam değiştirdik ve geçmiş hayatlarında alt tabakada farklı dönemler yaşayan, gelecekte ise bambaşka bir seviyeye yükselen ve tüm dünyaca tanınacak olan insanların hayat hikayelerini gün yüzüne çıkarmaya karar verdik… Geçmiste bunun en önemli örneklerinden birisi de sanırım dünyaca bir üne sahip Don Kişot’un yazarı Cervantes olacaktır.
Yaptığımız araştırmalarda inanılmaz bir deli olduğunu öğrendiğimiz İspanyol yazar Cervantes’in hayat yolunun İstanbul’a varması ve burada bir amele olarak çalışması, ardından da yazdıklarıyla dünya edebiyatında cığır açacak isimlerden biri haline gelmesi onun hayatını “before-after” yazı dizisine sokmuştur. Geçelim Cervantes’in deli dolu hayatının kısa özetine:
ELİNİ KURTARMAK İÇİN VATANINDAN OLDU
1569 yılında Madrid’de bir asilzadeyi yaralayan Cervantes hakkında tutuklama kararı çıkarılır. Sağ eli kesilecek ve 10 yıl sürgünde kalacak olan Cervantes, elini ve hayatının bir kısmını kurtarmak için İtalya’ya kaçar. Hiç parası olmayan Cervantes’in, en sonunda orduya katılmaktan başka çaresi kalmamıştır…
OSMANLI’YA KARŞI DA SAVAŞTI, BU SEFER DE OSMANLI ELİNİ ALDI
7 Ekim 1571 tarihinde Korint Körfezi’nde yapılan İnebahtı Deniz Muhârebesi’nde Osmanlıya karşı savaşan haçlılar arasında yer almıştır. Savaş sırasında iki defa göğsünden yaralanan Cervantes, aynı zamanda bir top güllesiyle de elini kaybetmiştir. Elini kaybetmekten korkup vatanindan kaçan ünlü yazar, ne yazık ki elini İnebahtı’da Osmanlı toplarına kaptırmaktan kurtaramaz…
MİMAR SİNAN’IN EMRİNDE ÇALIŞTI
Beş yıla yakın Akdeniz’de dolanan ve bu süre zarfında sürekli Osmanlı askerleriyle savaşan Cervantes, İnebahtı Çolağı lakabıyla ün salar. İnebahtı’da Osmanlı leventlerine esir düşen İspanyol yazar Cervantes, İstanbul’a getirilir ve Tophâne’deki Kılıç Ali Paşa Cami’nin inşâsında taş taşıyarak Mimar Sinan’ın emrinde çalışır. Yani amelelik yapmaktadır. Buradaki yoğun çalışmalarından ötürü serbest bırakılan Cervantes, ülkesine kalan tek eliyle geri dönmek zorunda kalır.
“ŞEYTAN GÖRSÜN YÜZÜNÜ” İSTANBUL
Cervantes İstanbul macerasından ayrılırken şu dizeleri söyler:
”Elveda anlı şanlı İstanbul, Elveda Pera ve Pelmas, Elveda Chufiti merdiveni ve hatta Guedi Elveda, Güzelim Visitax Bahçesi, Elveda, Santa Zofia dediğiniz büyük tapınak Şimdi artık büyük bir mescitsin Elveda Taraçanas, şeytan görsün yüzünü!”
VE ONU BEKLEYEN ÜN
Hayatı çılgınlıklarla ve heyecan içinde geçen yazar, memleketine dönmüş ve edebiyata yönelmiştir. Edebiyat adına ilk olarak 1584’te La Galatea adlı romanı yayımlanmış, aynı yıl evlenip ailesini geçindirmek için vergi memurluğu bile yapmıştır. Hesaplarda açığı çıkınca bir süre hapse atılmış ve bu yıllarda çok az yazmıştır. 1605’te yayımladığı Don Kişot (Don Quijote) ile birlikte Cervantes, birden büyük bir başarıya ulaşmış ve dünya çapında bir üne kavuşmuştur…
Victor Hugo`nun sozuyle “Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden az önceki zamandır.” Bugün ne yaptığımız, gelecekte ne olacağımızı göstermez…
“Before-after” ın bir sonraki yazısında görüşmek üzere,
See u 🙂
Mustafa Tunahan Yildiz
mustafatunahanyildiz@gmail.com
#DonKişot #cervantes #KılıçAliPaşaCami #mimarsinan #tiyazar #beforeafter