Göktaşı Yağmuru ve Müteahhitler
5-6 yaşlarında, annesinin dizinin dibinden ayrılmayan ve çevresinde olan her türlü kötü şeyi ‘ benim yüzümden oldu.’ diyerek dertlenen depresif bir çocuktum.
Elalemin çocuğu çatır çatır cam kırarken, ben Afrika’daki açlığın nedeni olarak tabağımda bıraktığım pirinç tanelerini görüyordum.
Yine ‘acaba bugün dünyada nasıl bir felakete neden olacağım.’ derken, annemin teyzeme kurduğu ‘ Bugün göktaşı yağmuru var, sahile çıkıp izleyelim.’ cümlesi beynimde yankılandı.
-5 yaşındayım, yaşlıların öpüşen çift görünce ‘başımıza taş yağacak.’ dediklerini düşünüyorum.
-Başımıza taş yağacaksa neden çıkıp izliyoruz.
-E ben kimseyle öpüşüp sevişmiyorum ki başımıza taş yağdırayım. En fazla pipim erekte oluyor ama onu da evdekiler çok sevimli karşılıyorlar. E o zaman?
Bu düşüncelerle akşam oldu. Teyzem ve ablam dışarı çıkmak için hazırlanmış, benim ‘ Yaa anne nooolur çıkmayalım!’ diyerek ağlayışımı izliyorlardı. Tüm ısrarlarıma rağmen annem geri adım atmadı. Bezdirme taktiğimin işe yaramayacağını anlayınca ben de çaresizce sustum.
Sahilde yürürken metal şemsiye taşıyan insanlar görmeyi tahmin ediyordum ama hiç görmedim. İnsanların vurdumduymaz tavrına o günden beri gıcığımdır. ‘Taş yağacak taş! Biraz tedbirli olun be!’ diye düşünürken, annem, ablama gökyüzünü gösterdi.
– Bak kızım göktaşı.
Ablam -hala değişmeyen- ‘banane amk’ tavrını koruyarak göz ucuyla gökyüzüne baktı. O an ki sıralı düşüncelerim;
– Bana niye göstermiyo yaaa!
– Eve dönelim yaaa!
– Kimse beni sevmiyo yaaa!
– Kesin evlatlığım ben!!!
Bu düşüncelerden o an için en mantıklısının, ‘eve gidelim yaa’ olduğuna karar verdim ve vakit kaybetmeden ‘eve gidelim yaa’ diye ağlamaya başladım. Eve gitmek istememin tek sebebi ise müteahhitlere olan sonsuz inancımdı. Çünkü müteahhitlerin yaptığı süper evler bizi her türlü felaketten koruyabilir. Tıpkı süper yorganım gibi!
Şu anda yorganıma olan inancım devam ederken müteahhitlere olan inancımda ciddi azalma var.
O gece göktaşının bizden çooook uzaktan geçtiğini öğrendim.
Daha sonra ‘hortum’ afetinin ‘bahçe hortumu’ olmadığını, içimden takılmadan 100’e kadar sayarsam dedemin dirilemeyeceğini öğrendim.
Zaman geçtikçe etrafımda olan biten her şeyin benim yüzümden olmadığını, hatta benim başıma gelen bazı şeylerin bile nedeninin ben olmayacağımı öğrendim.
Tüm bunları yaşayarak öğrendiğim için pratik eğitimden tiksindim. Yaşasın teorik eğitim! Yaşasın slayt okuyan hocalar!
Samih Berk YILMAZ
samihberkyilmaz@gmail.com
Comments