Kadınlara söylenen en büyük yalan
Yaşadığımız yüz yılda kendilerini çağdaş ve modern olarak açıklayan birkaç sözde aydın var. Bu sözde aydınlar, geçtiğimiz yüz yılın ortalarından itibaren kadınlarımıza söyledikleri en büyük yalan “Kadın Erkek eşitliği” palavrası. Bu yalan son zamanlarda pozitif ayrımcılık olarak şekil değiştirmiş olmasına rağmen kadınlara erkekler tarafından söylenen en büyük yalanlardan biri. Tabi bu sözü desteklemek için sonradan ortaya atılmış olan bir teselli daha var. Bu teselli şu şekilde “Bir sonraki yüzyıl eşitlik tamamen sağlanacak” yalanı hala kadınlarda bir umut olarak devam ediyor.
Kadın erkek eşitliğinde fizyolojik eşitsizliğe değinmeye dahi gerek yok. Bu durum insan doğası gereği neredeyse zaten imkânsız… Bu konuyu geçecek olursak sıradaki eşitlik; düşünce, fikir ve günlük yaşam alanlarındaki eşitlik olur herhalde.
Düşünce eşitliği kadınların ısrarla reddetmesi gereken bir durum… Bu eşitlik en çok onları mutsuz eder. Kısa bir gözlem ve değerlendirme yapsak bu gün kadınların ayıla bayıla giydikleri elbiseleri, taktıkları takıları erkekler tasarlıyor ya da çiziyor. Düşünmekten kastım sadece fikri olarak değil reel anlamda ortaya koyulan bir üründe nihayetinde düşünce temelli çalışmaların ürünü. Kadınlar rahata alışkın, ne kadarda kendileri için süslendiklerini ve giyindiklerini ifade etseler de bir erkeğin beğenmiş ve çizmiş olduğu bir elbiseyi giyerek mutlu olurlar. Kısacası beğendirmek istedikleri zaten, bir erkek tarafından beğenilerek oluşturulmuş olan. Eğer kadınlar eşitlik talebinde bulunacaksa önce kendileri çaba sarf etmeli. Örneğin kendileri dünyanın en iyi mimarı, tasarımcısı yada parmakla gösterilen bir şairi, yazarı edebiyatcısı olmalı.
Tabiki bir kriter olduğunu iddaa etmiyorum ama 2015 yılı Nobel ödüllerinin sahiplerine bakın sadece bir bayan var ödül alabilen kalanı erkek.
Fikir,düşünce, yazı veya ortaya konulan ürün eşitliğinden devam edelim. Aklınıza dünyaca ünlü beş edebiyatçı getirin kaçı bayan yazar. Ya da sinema yönetmeni veya ilk beşe girebilecek her hangi bir meslek grubu. Eşitlikten bahsedeceksek önce ortaya konulan, insanlara sunulan, elle tutulur eşitlikten bahsedelim. Üretilen ya da yapılanlar tam anlamıyla eşit olması gerekmez mi? Kuru kuruya eşitlik olmaz.
Dünyada kadınların başarılı olduğu binlerce marifet var. En basit olanı şuan hepimizin aklına geliyordur. Yemek. Dünyadaki belli yaş üstündeki kadınların yüzde doksanı her gün yemek yapıyor. Ama bakın en ünlü ve başarılı aşçılara; erkek. Niyetin bir cinsin diğerinden üstün olduğunu ispatlamak değil. Eşitliğin yalan olduğunu vurgulamak.
Gündelik hayattaki eşitlik ise; kadınlar için en büyük ayıp. Kadınların bundan beklentisi eşit şartlarda yaşamaksa amenna… Lakin hangi kadın ağır bir işte çalışıp, elinin nasırlaşmasını ister ki. Zaten haksızlık olur bu. Yapılan bunca yanlışın yanına birde zarafete saygısızlık.
Pozitif ayrımcılık tüm bunlar içinde en masum görüneni ama bir o kadarda sinsi olanı. Bu yolla kadınların sadece meta olarak kalınması isteniyor bana göre. Kadınların ayrımcılığa da ihtiyacı yok. Herkes yaşam döngüsündeki yerini bilse yeter. Pozitif ayrımcılığa da gerek kalmaz.
Yazıyı okurken “Kadın erkek eşitliğinden anladığın bu mu?” Diye söylenen arkadaşa sesleniyorum. Tabiki sadece bu değil. Kadınlara yapılan milyonlarca haksızlık var. Ama bu yanlışlara dur demek için önce eşitlik yalanına karşı durmak gerek.
This slideshow requires JavaScript.
Maşallah Çayır
Comentarios