top of page

Philadelphia Işınlanma Deneyi (Rainbow Project)

28 Mart 1943 tarihinde ABD’li bilim adamı Dr. Morris Jessup’ın, Einstein’ın birleşik alanlar kuramına dayanarak bir “ışınlama” deneyi yaptığı iddia edildi. “Philadelphia deneyi” adıyla da bilinen ve askeri gizlilik içerisinde gerçekleştirilen olayda, 104 mürettebatlı “USS Eldridge” adlı askeri gemi, tanıkların iddialarına göre Philadelphia deniz üssünde, yeşil bir sise bürünerek yavaş yavaş “kayboldu” ve kısa bir süre sonra 640 km. ötedeki Norfolk deniz üssünde tekrar ortaya çıktı.

philaexperwormhole.jpg

Deney ile ilgili medyatik ciddi araştırmalar, 1980’de deneyi anlatan bir filme izin verildikten sonra başladı. Daha öncelerde, kamuoyuna göre olay sadece saçma bir söylentiydi. Charles Berlitz ve William Moore’un ortak yazdıkları kitap, bir fantezi olarak kabul görmüştü.

Deneyin resmi ve bilimsel adı “Project Rainbow” (Gökkuşağı Projesi) idi. Gökkuşağı Projesi, iddialara göre II.Dünya Savaşı sırasında küçük destroyer tipi bir savaş gemisinin başından geçti. Olayın yeri Philadelphia Deniz Üssü’ydü. Amaç ise gemiyi düşmanın fark etmemesi için görünmez yapmaktı.

Philadeiphia Deneyi tasarlanırken amaç, çok güçlü bir elektromanyetik alanın sağlanarak gemilerin görünmez olmaları ve bu sayede top mermilerinden ve denizaltıların atacakları torpidolardan korunmasıydı. Hatta daha sonra, görünmezlik alanının bir benzerinin denizde değil, havada oluşturularak önemli üslerin görünmesinin engellenmesi de düşünülmüştü.


5_d


Albert Einstein’ın Kuramı


Philadelphia Deneyi’nin temelinde düşünce olarak Albert Einstein’ın ”Çekim ve Elektriklenmede Birleşik Alan Kuramı” vardır. Bu teori bu konuyla ilgili kişilerce “Elektronik kamuflaj” olarak tasarlandı. Einstein, bu teorisi 1925-27 arasında Almanya’da bir bilim dergisinde yayınlandı.Fakat Einstein,bu teoriyi daha denememiş ve daha tam anlamıyla geliştirmemişti.O zamanlardaki amaç, çok güçlü elektromanyetik alanın yapılarak gemilerin görünmez olmaları ve düşman kuvvetlerine karşı korunmasıydı. Hatta bu olayı havada oluşturarak üslerin görünmesinin engellenmesi de düşünülmüştü.

Deneyin başlatıldığı yer Chicago Üniversitesidir. 1 yıl sonrada bu çalışma Princeton Üniversitesi’nde devam ettirildi. Bazı bilim adamları bu projede zaman zaman yer aldılar. Bunlar Einstein, Dr. Johnvon Neumann ve Dr. Nikola Tesla’dır. Dr. Alfred Bielek her 10 yılda bir Ağustosun 12’sinde manyetik enerji alanının tekrar oluştuğunu öne sürüyordu. 1943′ten sonra 1963 ve 1983′te aynı olay olmuştu. Sebebi ise “Senkronizasyondu” Enerji alanları tekrar toplanıyor, dalgalanarak ortaya çıkıyordu, fakat bu alanlar karmaşıktı. Neumann, 1986′da ölen Bielek’in anılarından yazdığına göre bu olayları doğrulamıştı. İfadesi teyp bantlarında vardı. Oluşturulan büyük enerji, doğru açıda sekronize edilirken birden kontrol dışına çıkmış ve “Yönsüz dalgalar’a” dönüşmüştü. Bunun sonucunda ortaya alışılmadık etkiler çıkmaya başlamıştı.Senkronize dalgalar zamanı büküyor ve etkiliyordu.

Bilim Adamı Dr. Morris Jessup’un Esrarengiz Ölümü


Olaylar 1943 yılı haziran ayında başladı. Bir görgü şahidine göre, iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edildi, buradan geminin güvertesine 4 manyetik ışın yayılacaktı. Özel senkronizasyon ve modülasyon devreleriyle diğer ekipman, oluşan kütlesel elektromanyetik alanları kullanılırlığa indirgerken, kırılmış ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı. “USS Eldridge” adlı destroyer, Philadelphia Deniz üssü’nün önünde biraz açıkta duruyordu, gözlem gemisi olarak da “Andrew Furuseth” isimli bir gemi seçilmişti.

İddialara göre Philadelphia Deneyinin ortaya çıkmasını sağlayan kişi bu 2. geminin yani “Andrew Furuseth” gemisinin personelinden biridir. Bu kişi Carl Allen imzasıyla, 1950 yılında Dr. Morris Jessup’a mektuplar gönderdi. Mektupta yazılanlara göre Allen, olayları baştan sona seyretmişti, Jessup adres olarak verilen posta kutusuna mektup yazarak ayrıntı istedi. Jessup’a göre olayın etkin bir biçimde açıklanması halinde insanların böyle bir nakil sistemiyle yıldızlara dahi gidebilirdi.

1957 ilkbaharında Jessup, Deniz Kuvvetleri Araştırma Bürosu’ndan bir dâvet aldı. Büroya ulaştığında kendisine yine kendinin yazdığı The Case for the UFO isimli kitap gösterildi. Kitabın dikkat çekici yanı ise, sayfalarda alınmış olan notlardı. Notlar üç farklı yazıyla yazılmıştı ve binlerce yıl önceki uygarlıklardan söz ediliyor, dünyaya gelen uzay araçları tarif ediliyordu. Sonunda ise güç alanlarından, bir maddenin nasıl kaybolup, nasıl ortaya çıkarılabileceği ve 1943’de yapılan deneyden söz ediliyordu. Jessup yazılardan birinin Allen’e ait olduğunu fark edip durumu bildirdi. Sonrasında diğer yazıların da aynı kişiye ait olduğu, farklı renk ve özelliklerdeki kalemlerle yazıldığı anlaşıldı.

Normalde, saçma olarak tanımlanması gereken bu kitap, nedense ABD Hükümeti tarafından Pentagon’da üst düzey belli yetkililere özel olarak dağıtıldı.

Bu olaydan sonra Deniz Kuvvetleri, Jessup ile yeniden bağlantı kurup Allende’nin mektuplarında belirttiği adresin terk edilmiş bir çiftlik evine ait olduğunu, ayrıca, Jessup’un kitabının üzerindeki notlarla ve Allen’in mektuplarıyla birlikte yeniden düzenlenerek Deniz Kuvvetleri bünyesinde dağıtılacağını bildirdi. Rakam tam olarak bilinmemekle beraber bu şekilde 100 kadar kopyanın Amerikan Deniz Kuvvetleri’nde dağıtıldığı zannedilmektedir. Bu baskıdan 3 kopya da Jessup’a gönderilmiştir.

Akılda kalan sorular ise, deneyi anlatan kişi kimdi? Neden mektubu yazdıktan sonra kayboldu ve öyküsünü neden basına yollamadı? ABD Hükümeti, Jessup’un üzerinde notlar bulunan kitabıyla neden bu kadar ilgilendi?

1959 Nisan’ında Jessup, arkadaşı doktor Mason Valentine’i arayarak Deney ile ilgili kesin sonuçlara ulaştığını anlatarak ertesi gün buluşmalarını istedi, 20 Nisan akşamı yemekte buluşacaklardı ama bu yemek gerçekleşemedi. Buluşacakları gece, Miami’de Hammock Parkı’nda Morris Jessup, arabasında ölü bulundu, polis raporlarına göre arabasında egzoz gazıyla intihar etmişti ve söz konusu notlar ortada yoktu. Arkadaşları Jessup’un asla intihar edecek biri olmadığını söylediler, Valentine ise Jessup’un hastaneye götürüldüğünde hala sağ olduğunu öğrendiğini iddia etti fakat bunlardan bir sonuç çıkmadı ve olay kapandı.

Acaba öyle miydi? Jessup’un Philadelphia Deneyi ile ilgili çalışmalarına ne olmuştu? Bu çalışmalar kimleri,neden rahatsız etmişti? Bu gizem hala çözülmüş değil. Yoksa böyle bir oyunla Jessup kendisine mektup yazan kişi Allen tarafından veya başka güçlerle intihar süsü verilerek notlarıyla birlikte bir yere mi götürülmüştü?

Tanık Allen’in Morris Jessup’a yazdığı mektup

Olayın Tanığı Allen’e göre, deney 22 Haziran 1943′te sabah saat 09.00′ da jeneratörlere güç verilerek başlatıldı. Manyetik alan oluşuyordu; sonra yeşilimsi bir sis gemiyi örttü ve “USS Eldridge” kaybolmaya başladı; Allen devamını şöyle anlatacaktı:

“Bir an sadece geminin çıpasını görebildim, sonra oda kayboldu, ortada artık ne sis ne “USS Eldridge” vardı; bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyacan içinde nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı. Gemi ve mürettebatı hem radarda hem de gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibi yürüyordu, 15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce hiç bir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve “USS Eldridge” yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu? Sis azalırken, birşeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük, diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı, sanki hiç birinin bilinci yerinde değildi. Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerine hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi. Gemi istenilen radar görünmezliğine ulaşmıştı, donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943′te deney yine aynı gemide tekrarlandı. Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı. Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgide yok oldu. Şimdi gemi tamamen yok olmuştu. Bir kaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk’ta ortaya çıktı. Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia’da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı. Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmediler. Bu olayın en korkunç bölümü ise beş tane denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu çok feci bir durumdu. Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski haline dönemedi. Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu…”

This slideshow requires JavaScript.

 

Mustafa Tunahan Yıldız

 

Öne Çıkanlar

En Güncel Haberler

bottom of page