top of page
Yazarın fotoğrafıMete

Yahya Kemal’in mükemmel şiiri “Sessiz Gemi”nin öyküsü


Yukarıdaki müzik eşliğinde, Yahya Kemal Beyatlı’nın mükemmel şiiri Sessiz Gemi’nin öyküsüne başlamadan önce anımsayalım dizeleri:

“Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan…

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol…

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol…

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli…

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli…

Biçare gönüller!.. Ne giden son gemidir bu…

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu…

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler…

Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler…

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden…

Birçok seneler geçti dönen yok seferinden…”

Celile Hikmet Hanım gönüllere destan bir kadındır.

İstanbul sosyetesinin de en çok konuşulan kadınları arasındadır… 1900 yılında bu dillere destan güzellik, Osmanlı’nın meşhur valilerinden Nazım Paşa’nın oğlu Hikmet Bey ile evlenmiştir…

Türk şiirinin dünya çapındaki en önemli ismi olan Nazım Hikmet de bu beraberlikten doğacaktır…

1916’ya gelindiğinde Celile Hanım’la eşi Hikmet Bey arasında şiddetli bir geçimsizlik başlar…

O günlerde Yahya Kemal, Celile Hanım’ın genç oğlu Nazım Hikmet’in şiir hocası olarak eve gelip gitmeye başlamıştır… Yahya Kemal, orada gönlünün efendisiyle karşılaşacaktır. Celile Hanım’a aşık olmuştur. Ve bu aşk karşılıksız değildir.

Zaman geçer… Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’la, Yahya Kemal arasında filizlenen aşk kısa bir süre sonra Celile Hanım’ın anlaşamadığı eşinden boşanmasıyla sonuçlanacaktır…

Olayı genç Nazım Hikmet de fark etmiştir. Bunun üzerine Yahya Kemal’in siyah pardösösünün cebine bir not bırakır…

Kâğıtta Yahya Kemal’e hitaben şöyle yazar: “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz…”

Bu not üzerine ünlü şair, tedirgin olmuştur…

Bir süre Celile Hanım’ın evine gelmeyi keser…

Genç Nazım’la karşılaşmaktan çekinmektedir…

Celile Hanım ise Yahya Kemal yüzünden kocasından boşanmış, bütün İstanbul’un kulaktan kulağa dedikodusunu yaptığı bir aşka “evet” demiştir…

Artık evlenmek istemektedir…

Yahya Kemal bir taraftan kadını deliler gibi kıskanmakta, diğer yandan bu evliliğe yanaşmamaktadır…

Hiçbir zaman o evlilik olmayacaktır…

Yahya Kemal hep kaçar bu evlilikten ve beraberlikten…

Uzun yıllar geçer bu olayın üzerinden. Nazım Hikmet büyük bir şair olmuştur… Sosyalisttir. Dönemin iktidarı tarafından hapislerde süründürülmektedir. Ve Celile artık yaşlanmıştır…

O güzelliğinden eser kalmamış üstüne üstlük kör olmuştur. Oğlunun hapislerden kurtulması için Galata Köprüsü’nde açlık grevine başlamıştır o görmeyen gözleriyle anne yüreği… Tuhaf bir rastlantı sonucu, Celile açlık grevi yaparken, Yahya Kemal Galata Köprüsü’nden geçmektedir. Büyük aşkını görür… Ama yanına gitmeyecektir.

Bir zamanlar “Hocam olarak girdiğin eve babam olarak girmeni istemiyorum” diyen genç Nazım Hikmet’in kurtulması için kör gözlerle açlık grevi yapan Celile’ye destek imzasını vermez.

Hızla uzaklaşır oradan…

Öldüğünde evraklarının arasından içinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıkar Yahya Kemal’in…

Mektupta şöyle yazmaktadır: “Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930’da Sirkeci Garı’nda gece saat 10’da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir…

Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim…”

Celile muhtemelen bu aşkın devam etmeyeceğini anladığı gece Paris’e giderken, Sirkeci Garı’nda vermişti Yahya Kemal’e göğsünde duran o iki yapraklı çiçeği…

Yahya Kemal’in Sessiz Gemi’si “Hep ölüme yazılmış bir şiir olarak” bilinir…

Oysa demir alıp bu limandan kalkan gemi…

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol dizeleri…

Yahya Kemal’in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile’sinin Ada’dan gemiyle İstanbul’a uzaklaşışı esnasında yaşadığı çaresizliği anlatır…

Ölümdür elbette Sessiz Gemi’nin konusu…

Ama aşkta aranan ölümdür ve Celile’nin ardından ada limanında bakakalan Yahya Kemal’den esintiler içerir….

İşte Yahya Kemal Beyatlı’nın kendi sesinden “Sessiz Gemi”


Comments


Öne Çıkanlar

En Güncel Haberler

bottom of page