İnsanlığın var oluşundan beri gelişmekte olan tıp bilimi ve teknolojisi, günümüzde hemen hemen her türlü hastalığı ve rahatsızlığı tedavi edebilmektedir. Fakat bu gelişmeler sadece başarılı ve iyi olanlardan ibaret değildir. İnsanlar yüzyıllar boyunca bu alanda korkunç deneyler de gerçekleştirmiştir. Sizleri adeta korku filmi niteliğinde tarihte yapılmış en korkunç deneyler ile baş başa bırakıyoruz.1. Stanford Hapishane Deneyi
Sosyal Psikoloji Uzmanı Philip Zimbardo, 1971 yılında hapisane içinde hangi insanların hangi sosyal rollere nasıl adapte olduğunu anlamak için bir deney yapmaya karar verdi. Sadece erkeklerden oluşan denekler 2 hafta boyunca yarısı gardiyan yarısı mahkum olacak şekilde sahte bir hapisaneye yerleştirildi. 2 hafta sürmesi gereken deney 6. gün sonunda gardiyan rolü üstlenen öğrencilerin giderek artan acımasız, sadist, insanlık dışı tavırlar göstermesi ve buna karşı olarak mahkumların git gide korkaklaşması ve psikolojilerinin bozulmasından dolayı deneye son verildi.
2- Miligram Deneyi
Stanley Miligram 1963 yılında, Yahudi soykırımına katılan ve destek veren vatandaşların psikolojilerini anlamak adına bir deney yapmaya karar verdi. Alman halkının soykırıma katılmasında ve buna izin vermesinde, özel bir şeyler olduğu iddiasını kanıtlamak istiyordu.
Miligram, deneye katılan kişilere, göremedikleri odada birileri olduğunu, onlara sorular soracaklarını, yanlış cevap verdikleri takdirde elektrik şoku vermelerini istediklerini söyledi ve buna uygun bir düzenek hazırladı. Şok verilen kişi aslında bir oyuncuydu ve rol yapıyordu. Verilen elektrik şoku da gerçek değildi, fakat deneye katılanlar bunu bilmiyorlardı.
Bu deneyi meşhur kılan ürkütücü kısmı ise şuydu: Şoku vermeleri istenen denekler belirli bir süre sonra büyük bir keyifle deneycinin talimatlarına uyarak yanlış cevap veren kişiye şok vermeye başladılar. Daha da enteresan tarafı, oyuncu konumundaki şoku alan kişinin acı bağırışları ve merhamet istemesine karşın denekler şok vermeye devam ettiler. Acı çektirmek hoşlarına gidiyordu.
Belki de insanların içerisindeki kötülük onlara verilen büyük yetki ve güçlerle ortaya çıkmıştı.
3- Üçüncü Dalga Deneyi
Üçüncü dalga deneyi, demokratik toplumlarda bile faşizmin çekiciliğinin toplumun içine sızıp sızamayacağını araştırmak üzere tasarlanmıştır. Bunun için, deneyi yapanlar bir lise içinde bazı öğrencileri kullanarak onların prestijli bir gruba ait olduklarını düşündüren bir sistem oluşturmuşlardır. Öğrenciler giderek artan bir öğrenme motivasyonu göstermişler, fakat çok daha ötesinde ve endişe verici bir şekilde, aynı sınıftan olmayan kişilere karşı dışlama ve hor görme gibi son derece kötü niyetli bir takım davranışları gösterme konusunda giderek daha istekli hale gelmişlerdir. Çok daha korkutucu olanı ise, bu davranışları son derece istekli bir şekilde, sınıf dışında da devam ettirmeleri olmuştur. Sadece 4 gün sonra, deneyin kontrol edilemeyeceği düşünülerek, deney sona erdirilmiştir.4. Astroten Deneyi
Psikologlar için Hitler ve benzeri insanların emri altındakilerin, sadece bir emir uğruna nasıl birer katile dönüştükleri hep merak konusu olmuştur. Astroten deneyi insanların kendilerinden üst kademelerde olanlardan aldıkları emirleri sorgulamaksızın yerine getirip getirmediklerini ortaya çıkarmak için yapılmış bir deneydir. O dönemdeki ünlü Psikiyatristlerden olan Charles K. Hofling’in, gerçek bir hastane içerisinde fizikçiler ve hemşireler ile gerçekleştirdiği deneyde, hemşirelere isimsiz bir doktordan Astroten adlı bir ilaçtan tüm hastalara 20 şer mg verilmesi emrinden oluşmaktadır. Daha önce fizikçiler tarafından hemşirelere verilen bilgiye göre bu ilaçtan verilmesi gereken dozun 10 mg olduğu daha fazlasının bir insanı rahatlıkla öldürebileceği bilgisine rağmen, 22 hemşireden 21 tanesi 20mg lık dozlar ile hastaların odalarının kapıları önüne kadar gelmişlerdir. Görevliler burada onları durdurarak onlara bunun sadece bir deney olduğu ve yapmamaları gerektiği söylenmiştir. Bu deney sonucunda kimse zarar görmemiş olsa da deney amacına ulaşmış ve insanların nasıl körü körüne emirleri yerine getirdiğini kantılayan bir nitelik oluşturmuştur.5. Bender Deneyi
Bender-Gestalt Testi, insanların çocukluktan motor ve idraksal yeteneklerinin belirlenebilmesi ve değiştirilmesi üzerine Lauretta Bender tarafından oluşturulmuş bir deneydir. Fakat Bender bu testi oluştururken hiç de masum olmayan hatta ve hatta korkunç yöntemler içeren bir yol izlemiştir. O dönemde yarattığı yalandan bir hastalık olan ‘çocukluk şizofrenisi’ni tedav etmek için 98 tane çocuğu ailesinden, çocukların bu hastalığa sahip olduğunu ve onları tedavi edeceğini söyleyerek ayırdı. Çocuklara LSD, zehirli mantar gibi yüksek halüsinojenler vererek zihinsel anlamda kontrolü tamamen kaybetmelerine neden oldu. Daha sonra bu çocuklara yaptıkları yetmezmiş gibi, beyinlerini yeniden programlayacağını söyleyerek küçük çocuklara şok tedavisi uyguladı. Yaptığı testlerin ve deneylerin çok başarılı olduğunu iddia eden Lauretta Bender, bu insanlık dışı tutumu yüzünden yüksek oranda suçlu bulunmuştur.
6- Tuskegee Frengi Deneyi
1947 yılında Penisilin aşısının bulunmasıyla tarihin tozlu raflarına karışan Frengi hastalığı Büyük Buhran döneminde büyük kayıplara sebep olmuştur. 1932 ve 1972 yılları arasında yapılan bu deneyde Amerikan Sağlık Servisi, Tuksegee, Alabama’da ikamet eden 600 afro-amerikan vatandaşı ücretsiz tedavi edeceğini söyledi. Bu insanlardan 399’u frengi hastası geriye kalan 201’i ise gayet sağlıklıydı. ASS bu insanları tedavi etmek yerine frenginin onların vücutlarında nasıl yayıldığını incelemeye başladı ve gidip başka bir şehirde veya klinikte tedavi olmamalarını söyledi. Penisilinin bulunmuş olmasına rağmen tedavide uygulanmaması toplumsal normal üzerinde cinayet olarak kabul edilmiştir. Daha sonra 1946 ve 1948 yıllarında 1300 Guetamalalı asker, fahişe ve mahkuma devlet kontrolünde cinsel yollarla bulaşımını test etmek için frengi enjekte edildiği ortaya çıktı. Barrack Obama Guatemala halkından bu olay için 2010 yılında özür dilemişti.
